yazarlarinhayatifan
  Oktay Akbal
 

1923 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlk gerçekçi romancılarımızdan Ebubekir Hâzım Tepeyran’ın torunudur. Ortaöğrenimini çeşitli Fransız okullarında ve İstiklâl Lisesi’nde tamamladı (1942). Bir dönem İstanbul Hukuk (1944) ve Edebiyat (1946) fakültelerine devam etti, fakat yüksek öğretimini yarıda bırakarak kendini yazarlığa verdi. Servet-i Fünun – Uyanış dergisinde bir yıl sekreterlik yaptı, 1947-1951 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalıştı. Fakat yaşamını asıl anlamda gazetecilik yaparak kazandı. 1939-1940 yıllarında Yeni Sabah ve İkdam gazetelerinde çevirileri ve öyküleri yayımlandı. Vakit gazetesinde eleştiriler ve tanıtma yazıları yazdı(1944-1946). Büyük Doğu dergisinde her hafta “Dünya Fikir Sanat Hareketleri” sütununu yazdı, kendisinin belirttiğine göre J. P. Sartre ile Existentialisme’den ilk kez burada konu açtı. 1951-1956 yılları arasında Vatan gazetesinde, düzeltmen, sekreter ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1956′da “köşe yazarlığı” na başladı. 1969 yılından 1991 yılına kadar Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Halen Milliyet gazetesinde “Köşe yazarlığı yapmaktadır.”
Yazın Hayatı
Akbal, yazmaya çok erken, daha ilkokul sıralarında başladığını, ilk öyküsünün “Chez nous il ya un lion” (Bizim Evde Bir Aslan Var) olduğunu söylemektedir. İlkokul dördüncü sınıfta seyrettiği bir filmden etkilenerek Tüccar Horn ya da Binbir Tehlike Adası ismiyle bir roman denemesi yazmıştır. İlk imzalı yazısı edebiyat öğretmeni Zahir Güvemli tarafından resimlenerek İkdam gazetesinde yayımlanan “Ana Katili” isimli öyküdür. Fakat, daha önce Tahsin Demiray’ın çıkardığı Ateş, İskender Fikret Sertelli’nin çıkardığı Çocuk Duygusu gibi çocuk dergilerinde de yazıları basılmıştır. O dönemde durmadan yazan Akbal daha çok serüven ve aşk öyküleri yazmıştır. Akbal’ın asıl manada öyküye yönelmesi Sait Faik’in Semaver isimli kitabını okumasından sonra başlamıştır. Şöyle demektedir. Akbal: “O güne dek yazdığım Esat Mahmut, Kerime, Nadir öykünmesi öyküleri bir tarafa bırakmak gerektiğini düşündüm. Edebiyat değildi bunlar. Bayağılık vardı hepsinde. Başka şeyler yazmalıydım, kendime vergi şeyler.”
Servet-i Fünun- Uyanış dergisinde çalıştığı dönemde başlayan eski-yeni tartışmalarının ve yeni edebiyatın içinde yer alan Akbal’ın sanatında böylece gerçek edebiyatçı dönemi açılmıştır. Kendi yaşam tecrübelerinden, çocukluk anılarından yola çıkan, küçük kent insanını da gözardı etmeyen duygulu öyküler yazmaya başlamıştır. Yazın çevrelerinde geniş ve olumlu yankı yapan ilk kitabını 1946′da çıkarmıştır : Önce Ekmekler Bozuldu. Onu Aşksız İnsanlar (1949) izlemiştir.
Eserleri: 

Öykü:
Önce Ekmekler Bozuldu (1946), Aşksız İnsanlar (1949), Bizans Definesi (1953), Bulutun Rengi (1954), Berber Aynası (1958), Yalnızlık Bana Yasak (1967), Tarzan Öldü (1967), İstinye Suları (1973), İkyaz Devrimi (1977), İki Çocuk (1979), Karşı Kıyılar (1979), Hey Vapurlar Trenler (1981), Lunapark (1983), Ey Gece Kapını Üstüme Kapat (1988)
Roman :
Garipler Sokağı (1950), suçumuz İnsan Olmak (1957), İnsan Bir Ormandır (1975), Düş Ekmeği (1983), Yeşil Ev (1990)
Anı:
Şair Dostlarım (1964), Anı Değil Yaşam (1985)
Günce :
Günlerden 1 (1968), Anılarda Görmek (1972), Yeryüzü Korkusu (1974), Yüzyıldır Umutsuzluk (1991)
Deneme :
Konumuz Edebiyat (1967), Dost Kitapları (1977), Yaşasın Edebiyat (1977), Temmuz Serçesi (1978), Önce Şiir Vardı (1982), Geçmişin İçinden (1985), Birde Simit Ağacı Olsaydı (1990),
Köşe Yazıları:
Yazmak Yaşamak (1972), Ölümsüz Oyun (1974), Atatürk Yaşadı mı? (1975), Zaman Sensin (1977) vb.
Gezi :
Hiroşima’lar Olmasın (1976)
İncelemeler :
Çağdaş Dünya Edebiyatçıları Sözlüğü (1967).
Akbal’ın ayrıca birçok roman, inceleme ve araştırma çevirisi bulunmaktadır.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol